Dijital Medya Reklamcılığı ve Donald Trump’ın PR Başarısı

Markaları büyüten iletişim çalışmalarında bütçelerin küçük bir kısmı halkla ilişkilere ve dijital medya reklamcılığı alanına giderken reklam, yüksek maliyetleri beraberinde getiriyor. Bazı zamanlar PR çalışmaları reklamlardan çok daha etkili sonuçlar yaratabiliyor. Bunun en güncel örneği Donald Trump’a yakından bakalım.

Aradan aylar geçmesine rağmen Trump’ın sloganını hatırlayabiliyoruz. “Make America Great Again”. Ancak Hillary Clinton’ınkileri anımsayabilmek için arşivleri karıştırmamız gerekiyor.

Nielson’in 2014 yılında yayınladığı bir çalışma, PR’ın reklamdan yüzde 90 oranında daha etkili olduğunu ortaya koyuyordu: “Reklamları kullanarak insanlara ne kadar iyi olduğunuzu anlatırsınız. PR’la ise onlara güven verirsiniz ve bir süre sonra onlar da sizin hikayenizi anlatmaya başlar.”

Markalar için işe yarayanın halkla ilişkiler mi yoksa reklam mı olduğuna dair pek çok tartışma yapıldı, rapor yayınlandı. Bu soruya net bir cevap verilmemekle birlikte dönem dönem bir disiplin diğerinin önüne geçebiliyor. Ancak reklam engelleme oranlarının giderek artması, yeni kuşakların geleneksel reklamlara mesafesi ve 2008 ekonomik kriziyle birlikte şirketlerin kamuoyu nazarında güven tazeleme ihtiyacı, bu yarışta halkla ilişkileri bir adım öne geçirmiş olabilir.

Bu sorunun bugünlerde yeniden tartışılmaya başlanmasının nedeni alışılmadık seçim kampanyasıyla, siyasi doğruculuğun ve politik geleneklerin hepsine meydan okuyan ABD Başkanı Donald Trump. Trump’ı sevmeyebilirsiniz ancak istisnai çıkışlarıyla PR’ın inkar edilemez gücünü kanıtladığını kabullenmeliyiz. Trump kitlelerin ilgisini çekebilmek için geleneksel reklam yaklaşımlarını kullanmaktansa halkla ilişkileri tercih etti ve bu ona önemli bir maliyet tasarrufu sağladı. Sosyal medya ve geleneksel medya da amacına fazlasıyla hizmet etti.

Başkanlık yarışı ilginç görüntülere sahne oldu. Örneğin; serbest zamanı bol bir Amerikan vatandaşı haber kanallarından birini açtığında kadın düşmanlığı, Meksikalılara duvar ördürmek, Amerika’yı yeniden büyük yapmak, Putin’in karizması gibi konuların Trump sayesinde bu kanallarda uzun saatler tartışıldığını görüyordu. Trump sansasyonel çıkışlarıyla medya organlarına o kadar içerik sağlıyordu ki herhangi bir kanalda onun adının anılmadığı bir dakika geçmiyordu. Haber programlarına ara verildiğinde ise Hillary Clinton’ın ücret karşılığı görünürlük sağladığı 30 saniyelik spotlarla karşılaşıyordu. Medya bütçeleri Clinton sayesinde 1,5 yıl boyunca rahatlamış olsa da kampanyası sırasında ve sonrasında pek çok basın kuruluşuna savaş açan Trump medyadan asıl desteği gördü.

Aylar öncesinde Al Ries Advertising Age’te yayınlanan bir makalesinde “siyasi yarışlarda daha iyi olan aday değil, daha iyi olan pazarlamacı yarışı kazanır” demiş ve Trump ve Sanders’ın stratejilerini Clinton’ın kafa karıştıran mesajlarına yeğlediğini belirtmiştir. Hem Trump hem Sanders çatışmanın haberler için içerik oluşturduğunu ve bu içeriklerin de en sonunda markalar yarattığını anlamış görünüyorlar. Medya da farkında olmadan bu stratejiye destek verdi. İddialara cevap vererek değil tavır alıp karşı çıkarak bu desteği sağladı.

Tüm dünyada artan güven krizi nedeniyle pek çok insan içinde bulunulan sistemin işe yaramadığını düşünmektedir. Bu krizden çıkış için halkla ilişkilerin bilgeliğinden yararlanılabilmektedir. Reklam dünyasında ortaya çıkan işlerinse son dönemlerde sosyal sorumluluk vurgusu yüksek mesajlarla güven tazeleme çabası öne çıkmaktadır.

Ogilvy ve Publicis gibi gruplar, dijitalden medyaya yaratıcı içerik yönetiminden veri analitiğine ve halkla ilişkilere kadar pek çok varlığını aynı çatı altında buluşturup müşterilerine kapsamlı çözümler sunarken “PR mı reklam mı?” tartışması güncellikten uzak bir başlık gibi algılanma riskini barındırsa da Edelman’ın farklı bir görüşü var. “Bizler sınıfının en iyisi olan dikey bir stratejiye inanıyoruz. Bu operasyonun kalbinde PR yer almalı. Bu operasyonun tasarımı sosyalliği artıracak şekilde yapılmalı. Bizler öncelikli yaratıcı ortak, dijital kanal uygulayıcısı ve influencerlarla ilişkiler geliştiren aktörler olmayı hedefliyoruz. Reklam ajanslarıyla, dijital ajanslarla, medya planlama ve satınalmacılarla, CCO ve CMO’larla yakın çalışıyoruz. Sonuçta en iyi programlar, kurumsal itibar ve marka pazarlaması arasında sarsılmaz bir bağlantı olan iletişim pazarlamacılığı bölümüne uyum sağlayacaktır”.

Her iletişim çalışmasının yapısı ve özellikleri gereği farklı avantajları bulunmaktadır. Tüm iletişim çalışmaları yaratıcı ve bütün olarak uygulandığında başarıyı beraberinde getirecektir.